EFENDİ - KÖLE DİYALEKTİGİ

"Efendi", kölesi tarafından bu sıfatla tanınır ve arzularına kölenin emeğinden sağladığı hizmetlerle ulaşır. Diyalegtik, "köle" tarafından ilerler; çünkü “çalışarak” köle gerçekte ne olduğunun bilincine varır. Biçim, onu dışsal hale getirerek; kendisinden başka bir şey olamaz düşüncesine yöneltir. Bu durum, Hegel’ i; çalışmayı salt "faydacı" yönüyle değil de, "kendini gerçekleştirme" nin bir aracı olarak değerlendirdiğinden, varoluş merkezi efendiden çok "köle" olarak görmesini sağlar.
“Gereksinim topluluğu” ile “Efendinin korkusu, bilgeliğin başlangıcıdır” düşüncesinde "köle", kendi özgürlüğünü düşüncede bulmaya çalışır. Mutlak idea denilen kavram, aslında onun doğada kendisine yabancılaşmadır.
Kısaca özetlemek gerekirse; güçlerin denk olmadığı her ilişki, sonunda bir “efendi – köle” ilişkisine dönüşür. Böyle bir ilişkide yalnızca “köle” değil, “efendi” de tutsaktır. Kendi yarattığı güç, onun bu düzeni devam ettirmesi için tutsak alır. Sonunda; yüzü, giydiği maskenin şeklini alır. Hep “efendi” gibi görünmek için çabaladığı ve rolüne uygun düşmeyen davranışlarını törpülediği için kendisi olmaktan çıkar. En değerli şeyi olan özgürlüğünü ve bununla bağlantılı olan kimliğini kaybeder. İroniktir…